Yunanistan‘ın başkenti Atina, tarihe merak duyan gezginler için görülmesi gereken yerlerin başında geliyor.
Yunan Dönemi’nde en ihtişamlı çağlarını yaşayan Atina, Sokrates, Perikles ve Sofokles gibi düşünürlerin de yaşamış olduğu şehir, kültür, sanat ve felsefenin doğduğu ortamı ve yapıları görmek büyük bir heyecan ve merak uyandırmakta.
Görülmesi gereken yerlere ilk şehrin izlerini taşıyan Atina Akropolis’i ile başlayalım.
Atina Akropolis’i
Akropolis Yunanistan’ın en önemli yapıtlarından biridir. Yunanlılar Acropolis’e kaya derler. Gerçekten de öyledir. Acropolis çok büyük bir kayanın üzerinde kurulmuştur. Binlerce sene ayakta kalmasının sebeplerinden biri de budur.
Atina Akropolis’i ( Ακρόπολη Αθηνών), Atina’ya hakim yüksek bir kayalık üzerinde bulunan ve büyük mimari ve tarihi önemi olan birçok antik yapı kalıntılarını içeren eski bir hisardır.
Atina Akropolis’i, tüm akropolislerin en bilineni olduğu için genellikle Akropolis denilince tüm dünyada ilk akla gelen yerdir.
Attika ovasında, deniz düzeyinden 152 m yükseklikte kayalığa kurulan, Atina Akropolis’i Erehteyon tapınağı da bu alanda bulunmaktadır.
Günümüzden yaklaşık 2400 yıl önce inşa edildiği düşünülen yapı kompleksi; bir dizi tapınaklar ,evler , bir kral sarayı ve kamu binasından oluşuyor. Parthenon (Athena Parthenos Tapınağı) ve
• Ziyaret Saatleri: 08.00-20.00
• Giriş Ücreti: €20
• Ulaşım, M2 ( kırmızı hat ) metrosu ile Akropolis durağından inip yaklaşık 15 dk. yürüme ile tepeye çıkılır.
Plaka
Akropolis‘in hemen eteklerinde bulunan Plaka şehrin turistik mekanlarından olmasıyla beraber yerel halkın da sıkça ziyaret ettiği bir semt.
Her bir sokağının tarih koktuğu, uzun ince sokağı üzerinde bulunan tavernalar, sağlı sollu patika yollarda bulunan kafeler ile Plaka ’da zamanınızı oldukça keyifli geçirebilirsiniz.
Motorlu taşıtlara kapalı bir semt olduğu için aheste aheste gezinirken iki katlı renkli panjurlu pencerelerinden sarkan renk renk çiçekler ve kapı önlerinde duran saksılar, kendinizi başka bir diyara ışınlanmış hissedebilirsiniz.
Ayrıca ülkeye ait bir çok ürün yada hediyelik ürünler bulabileceğiniz alışveriş dükkanları da mevcut.
Anafiotika
Akropolis tapınağının hemen eteklerinde bulunan, Plaka mahallesinin bir parçası olan Anafiotika, l. Kral Otto’nun Sarayının yenilenmesi için Anafi adasından kente gelen işçiler tarafından inşa edilmiştir.
Ardından buraya kentin yeniden inşası süresince Kikladlardan gelen halıcı, taş ve mermer ustaları da yerleşmiş, bu göçler Kral Otto’dan sonra da sürmüştür.
Bundan sebep burası biraz kikla adalarını size anımsatacaktır. Kısacası Atina’da denizi olmayan ada diyebiliriz.
Monastiraki
Plaka ve Anafiotiki den sonra buraya yürüyerek ulaşabilirsiniz.
Adını dilimizdeki karşılığı “Küçük Manastır” olan Monastiraki, Atina’nın en önemli alışveriş bölgelerinden ve meydanlarından bir tanesi. Meydanda 18. yüzyılda Osmanlı döneminde yapılan Çisdirakis (Tsisdarakis) cami göreceksiniz.
Cami günümüzde müze olarak kullanılıyor.
Monastiraki meydanı sadece turistik bir merkez değil, ayrıca Yunan halkının da sıkça buluşulan, bir çok taverna ve kafelere denk geleciğiniz, hareketli bir meydan, bir nevi İstanbul Taksim meydanı denilebilir.
Tabii Monastiraki söz konusu olduğunda, ilk olarak meşhur bitpazarı geliyor.
Gerçi Monastraki Flea Market’ın dar sokaklarında gezinirken Eminönü ile Kapalıçarşı karışımı bir görüntüyle karşılaşınca kısa süreli bir şaşkınlık yaşayabilirsiniz.
Çünkü bu bölgedeki mağazaların bir kısmı değerli objelere odaklanırken büyük bölümü daha çok ilgi gören taklit ürünleri müşterilerine sunuyor. Antika eşyaların yanı sıra ara patikalarda bulunan salaş kafe/büfelerde atıştırmalık yemek yiyebilirsiniz.
Ermou Caddesi
Monastriki’den yine yürüyerek gidebileceğiniz bir nevi İstanbul’un istiklali diye bileceğimiz 1,5 kilometre uzunluğundaki Ermou Caddesi.
Kentin de en önemli arkeolojik alanları arasında gösterilen Kerameikos’u Syntagma Meydanı’na bağlayan cadde üzerinde çok sayıda mağaza ve alışveriş merkezi bulunuyor.
Yine cadde de denk geleceğiniz, müzik ve gösteriler görme şansınızda oldukça yüksek.
Yoğun geçen günün ardından eğlenmek için yine Ermou’daki mekânlar arasından seçiminizi yapabilirsiniz.
Syntagma Meydanı & Parliamento Binası
Ermou caddesi bitişini bağlayan ve yıl boyunca geniş katılımlı gösterilere ve grevlere sahne olan Syntagma Meydanı, kentin her anlamda kalbi kabul ediliyor. 19. yüzyılda inşa edilen ve 1934 yılından bu yana Yunan Parlamentosu’nun hizmetinde olan Kraliyet Sarayı’nın hemen önünde yer alıyor.
Meydan, gerek sosyal hayatın merkezinde gerekse de ülkenin siyasi tarihi açısından önemli olaylara şahit olması nedeniyle gezginlerin Atina’da görmesi gereken yerler arasında olduğunu düşünüyoruz.
Metro, tramvay, troleybus ve otobüslerin de bu noktadan geçtiği bir kavşak diyebiliriz. Meydanı’nın doğusunda yer alan Parliament House, modern Yunanistan’ın ilk kralı I. Otto adına 1836-1842 yılları arasında inşa edilmiş.
Bina, 1935’ten itibaren Yunan parlamentosu tarafından kullanılmaya başlanmış.
Türkiye gibi bir ortamda yaşadıktan sonra parlamento binasını nasıl böylesine şehrin göbeğinde olduğuna şaşırabilirsiniz. Binanın tam önünde “İsimsiz Askerlerin Mezarı” isimli anıt ziyaretçileri karşılıyor.
Başında nöbet tutan askerler ve onların farklı stildeki nöbet değişimi seremonileri, 25 Mart 1932 tarihinde açılışı gerçekleştirilen anıta olan ilgiyi çok daha yüksek seviyelere taşıyor.
Nöbet değişimine her saat başında denk gelebilirsiniz.
Ancak en görkemli tören her pazar günü saat 11.00’de yapılıyor, eğer vaktiniz varsa bu töreni muhakkak izlemenizi tavsiye ederiz.
Ulusal Bahçe (National Garden, Athens)
Parliament binasının hemen yanında olan 160 bin metrekarelik alanı kaplayan Ulusal Bahçe, 1836 yılında Yunanistan Kraliçesi Amalia’nın emri doğrultusunda kurulmuş.
Atina’nın açık arayla en büyük yeşil alanı konumundaki bahçe, 1923’te halka açılmış ve şimdiki adıyla anılmaya başlanmış.
Bünyesinde dünyanın dört bir yanından getirtilmiş 500’den fazla bitki ve ağaç türünü barındıran yeşil alanın tasarımını Friedrich Schmidt üstlenmiş.
Eşsiz türlerin toplanabilmesi için tasarımcıya yardımcı olma görevi ise Yunan donanmasına verilmiş.
Sıcak yaz günlerinde dinlenmek ve egzotik bitki türlerini gözlemlemek için ziyaret edebileceğiniz Ulusal Bahçe’de, su kuşlarının bulunduğu küçük gölettin kıyısı mola vermek için en ideal yer olarak gösteriliyor.
Ayrıca tarihi eser kalıntıları ile bezeli bahçe içerisinde ayrıca küçük boyutlu bir hayvanat bahçesi ile çocuklara özel kütüphane faaliyet gösteriyor.
Şehrin kalabalığından ve gürültüsünden bunaldığında kendinizi ağaçların gölgesine bırakıp dinleyebilirsiniz.
Kolonaki
Atina’nın merkezindeki en zarif ve görkemli yerleşim bölgesi olarak anılıyor.
İstanbul’un Nişantaşı diyebiliriz. Sokaklarını Neo-Klasik ve Modernist tarzdaki binaların süslediği, çok sayıda şık restoranın bulunduğu Kolonaki, dilimizde “Hafif Sütun” anlamına gelen adını bölgenin sayılan meydandaki tarihi eserden alıyor.
Kolonaki, aynı zamanda üst düzey markalara ait mağazalara ve yerel tasarımcıların butiklerine ev sahipliği yapan, birçoklarına göre kentin en güzel ve en lüks alışveriş bölgesi.
Likavittos Tepesi
Likavittos tepesi, şehrin oldukça merkezinde yer alıyor.
Kolonaki’den çok az yukarı doğru yürüdüğünüzde Likavittos tepesine çıkan teleferik ile yada tepeye belirli bir yere kadar giden otobüsle de gitmekte mümkün.
Teleferik deyince açıkçası aklınıza Pierre Loti’ye çıkan bir manzara hayal etmeyin buna daha çok Karaköy-Galata Füniküler hattı gibi diyebiliriz.
Adının Eski Yunanca ’da “Kurtlar Dağı” anlamına gelen tepe, mitolojiye göre tanrıça Athena tarafından kazara yaratılmış. Klasik dönemde zirvesine Zeus şerefine bir tapınak inşa edilen ve zengin bitki örtüsü ile dikkat çeken doğal yükselti,
Osmanlı döneminde kaderine terk edilmiş.
Gün batımının görkem kattığı manzaranın tadını çıkarmak ve gece manzaralı bu mekânlarda bir bardak şarap ile romantik zaman geçirmek günün yorgunluğuna harika gelebilir. Alternatif olarak ağaçlarla çevrili patikada keyifli bir yürüyüşü de tercih edebilirsiniz.
PSYRi
Geceyi biraz daha eğlenceli ve hareketli geçirmek isterseniz bu bölgeyi tavsiye edebiliriz.
Atina’nın merkeze en yakın eğlence bölgesidir. Monastiraki Meydanı’ndan 5–10 dakika yürüme ile ulaşacağınız Psirri’de geleneksel tavernalar bulamazsınız.
Burası barlar ve gece kulüpleri ile doludur.
Çok geçmiş bir tarihi yok aslında, sokakları boş, kafe-barlar açılmamış bir bölgeyken daha çok kriz döneminde gençler mekanlara girmektense içeceklerini alıp sokaklarda takılmayı tercih etikleri bir yer haline gelmiş.
Zamanla da Psyri bölgesi de gece kulüpleri ve barlar bu günkü halini almıştır.